Müverrihûn Mikâil Bayram

Mikail Bayram şamar oğlanı mı

Mikail Bayram şamar oğlanı mı?      

Kendisiyle 1992 yılında şair Murat Kapkıner’in Varide dergisini çıkardığı bugünkü Özgün Dershanesinin mekânı olan Alaaddin Çarşısı’ndaki bürosunda tanıştım. Beyefendi tavrıyla sorduğum belki de her soruya çok doyurucu cevaplar veriyordu. Onu dinlemekten büyük zevk alıyordum hâlâ da alırım. 7 ay önce çıkan kitabı “Sosyal ve Siyasi Boyutlarıyla Mevlana-Ahi Evren Mücadelesi.”adlı eserini de büyük oranda okudum ve kafamda oluşan soruları kendisine ilettim. Kendisi hiçbir zaman sorularımdan rahatsız olmadı.

İlahiyat kökenli bir Ortaçağ tarihçisi olan M. Bayram’ın birikiminden epey faydalandım. Fakat onu asla bir “şeyhi dinliyor edasıyla” dinlemedim, eserlerini de o bakış açısıyla okumadım. Zaten böyle bir şeyi kendisi de istemez.

 Bugünlerde Mevlana ihtifalleri yapılacak ya, dikkatlerin Konya’ya çekilmesi gerekiyor. Bunun için en uygun kişi Mikail Bayram. Ona önce seviyesiz Haftalık adlı dergide ardından da ulusal ve yerel basında çoğu seviyesi düşük itirazlarda bulunulacak ki, Konya’ya daha fazla yerli ve yabancı turist akın etsin, Mevlana’ya sahip çıksın, bir piyasa oluşsun!

 

İyi de en azından ahiret kaygısı yaşayanların meseleye böyle mi bakması gerekir? Mevlana’nın sözü olarak aktarılan “Gel ne olursan ol gel!” çağrısı nasıl oluyor da putperestleri, İslâm’a girmediğini ancak Mevlevi olduğunu söyleyen mühtedileri kapsıyor da, bir de İngilizce bilse dünyanın önemli tarihçileri arasında zikredileceğine inandığım Mikail Bayram’ı kapsamıyor? Tarihsel bir konu, din gibi mi ele alınır?

 

Mikail Bey’in yeri yurdu belli. Mevzubahis kitabını okuduktan sonra bir randevu alıp, “Hocam kitabınızı okudum ancak makul bulmadığım hatta hakaret olarak gördüğüm kısımlar var. Sizinle bu konuyu görüşmek istiyorum.” demeleri gerekmez mi? Böyle bir talebi kesinlikle reddedeceğini düşünmüyorum. Zira yazarların ekseriyeti eserlerinin eleştirilmesinden ve eleştirilere cevap vermekten hoşlanırlar, yeter ki “belden aşağı”, ticari ve politik kaygılarla yapılmış olmasın!

 

Selçuk Üniversitesi de oluşturduğu bir komisyon ile Mikail Bayram’ın eserlerini inceleme kararı almış. Bakın komisyon üyelerinden Abdullah Özbek ne diyor: “Bir bilim adamı olarak Mikail Beyin, çalışma yaptığı alanlarda, kendisine ait özel görüşlerin olmasını normal karşılamak gerekir. Bilim adamlığı biraz da bunu gerektirir. Mevlana konusundaki görüşlerinin de bu çerçevede değerlendirilmelidir. Onun görüşleri 20 seneden beri zaman zaman gündeme gelir. Buna karşın Mevlana’ya sahip çıktığını söyleyen çevreler bu iddialara bilimsel bir cevap hazırlayamadılar. Bayram, Selçuklu tarihi konusunda uzmandır ve aynı zamanda Mevlana'nın eserlerini kaleme aldığı Farsça'yı da iyi bilmektedir. Dolayısıyla bu alanı tanıma açısından yetkili bir isimdir. Konuyla ilgili olarak kendisine yönelttiğimiz sorulara verdiği cevaplarda, dünyada ilk defa Selçuklu arşiv malzemelerini kendisinin kullandığını ifade etmektedir. Ancak her görüşüne herkesin katılması şartı yoktur. Bir görüş olarak, kendi adına bir takım farklı şeyler söyleyebilir." Komisyonun diğer üyeleri, Abdullah Özbek gibi bilim adamı sorumluluğu ile hareket ederse bu incelemeden çıkacak olan “bilimsel” bir sonuç olacaktır. Üniversite yönetimi taraf tutacaksa bilimin tarafını tutmalı, Mikail Bayram’ın eserlerini ona göre değerlendirmelidir.

 

Son söz Voltaire’den: “Görüşlerinize katılmıyorum ama onları ifade etmenizi sonuna kadar destekliyorum!”



http://www.muratkayacan.net/content/view/174/37/


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol